Archive for Mayıs 2010

Hoşgeldin Berk Bebek!

14 Mayıs 2010

Müberra arkadaşımızın 12 Mayıs Carşamba günü 3250 gram ağırlığında bir erkek çocuk dünyaya getirmiş olduğunu sevinerek haber aldık.Anne ve bebeğin sağlığı ve durumu iyidir.

Müberra – Kemal çiftini kutluyor, Berk bebeğe dünyamıza hoş geldin diyoruz.

Genç Kemalistler Sitesi Yazarları

Anneler Gününuz Kutlu Olsun

09 Mayıs 2010

555K Olayı Nedir?

07 Mayıs 2010

Değerli okurlar, 5 Mayıs günü sorduğumuz bilmece ödülünü kazanan Hadi Özer‘i tekrar tebrik ediyoruz.

Özer, 555K nedir? sorumuzu doğru olarak yanıtlayan ilk okurumuzdu. Yanıtı “1960′da Menderes – Bayar diktatoryasına karşı olanların kendi aralarında Beşinci Ayın Beşinci Günü Saat Beşte Kızılay’da buluşmak üzere belirledikleri parolasıdır” şeklindeydi.

Bilmeceyi sayfamızda yayınladıktan  sonra kısa süre içinde yanıtlar (hemen hepsi doğru!) birbiri ardına gelmeye başladı.

Toplam 43 kişi yanıt gönderdi ve bunlardan 38’i doğru idi. Ozer’in yanıtı posta kutumuza ilk düşen yanıt oldu.

Avustralya’dan Amerika’ya, yarışmaya katılan herkese çok teşekkür ediyoruz. Bu ilgi hepimizi çok sevindirdi ve dün sabah gün ağarmadan burada buluşmuş olmamıza değecek, çok keyif  bir ödülü oldu. Bir kez daha hissettik ki, Ankara’ya bahar geldi!

Sitemizi Avustralya’dan izleyen bir ziyaretçimiz (doğru yanıtlayanlar arasında), bilmeceyi babasına da göndermiş, babasından gelen yanıtı bizimle paylaştı.

“Sevgili oğlum, şu cevabı yazdım ama göndermedim. Bu soru, yaşı 65 üzerinde olanlar için çok bilinen basit bir sorudur. Ben 80lik bir ihtiyar olarak cevap vermeyeceğim, gençlerin hakkını yemeyeyim diye.”

“Yalnız konu ile ilgili bir ufak anı nakledeyim. 28 Mayısta yani 5.5…   de ben 30 yaşında yedeksubay öğrencisiydim. Yani, saat 5 e Kızılay’da randevu verenlerden 5-10 yaş büyüktüm. Bölüğümüz 60 kişiydi, 27 Mayıs darbesi için oylama yapmıştık ve 2 ye karşı 58 oyla 27 Mayısı aklamıştık. Türkiye’nin her yöresinden gelmiş 60 kişi, istatistik olarak, Türkiye’yi temsil edebilir değil mi?

Yani 27 Mayıs bir darbe değil, gerçek bir ihtilâl idi. Onun anayasası da görüp göreceğimiz en ileri ve demokrat anayasaydı.”

“Üç idam hoş  değildi tabiî ki, ama, böyle büyük bir olayda birkaç kayıp normaldir. 27 Mayısı değerlendirirken, bunu daha sonraki darbeler, muhtıralar, post modern darbeler v.s. ile bir tutmamalıyız.

Hüsamettin Sayram, Emekli İnşaat Yüksek Mühendisi, Ankara

Sayın Sayram, teşekkür ediyor, saygıyla ellerinizden öpüyoru. Size tamamıyla katılıyoruz.

27 Mayıs, günü geçmiş, muhalefete izin vermeyen ve en önemlisi, ülkemizi Amerikan emperyalizmine peşkeş çekmeye yeltenen bir iktidarın, demokratik muhalefete tahammül edemediğinin iyice ortaya çıkması üzerine, silahlı kuvvetlerin, halktan gelen tepkiyi uygulamaya koymasıydı. Bizce 27 Mayıs, bir grup darbeci subayın komplosu değil, bizzat halkın iradesinin hayata geçirilmesiydi.

Sizin de belirttiğiniz gibi, Menderes-Zorlu-Polatkan üçlüsünün asılması üzücü bir olaydı; ama bu ölçüde bir ihtilal olduğu zaman harekete geçen mekanizmaları durdurmaya kimsenin gücü yetmezdi ki… Bu tehlikenin farkında olan İsmet Paşa’nın onları “sizi ben bile kurtaramam” diye uyardığını, o günleri yaşamış bir olarak, siz bizden iyi biliyorsun;, ama ben izninizle, bizim kuşağa o günleri kısaca bir aktarmak istiyorum.

Demokrat Parti, iktidarının son günlerinde iyice sertleşmeye ve hoşgörüsüzleşmeye başlamıştı. Muhalefete karşı kurulan Vatan Cephesi’ne (sözde) katılanlar her akşam saatlerce radyoda okunuyordu. O zamanlar tek kanallı bir radyo vardı ve devletin kontrolü altındaydı. Yayınlanan listelerde kuşların, bebeklerin, hatta köpeklerin bile adının olduğu söylenir.

Bu ve benzeri girişimlerle, halk “biz” ve “onlar diye birbirine düşman iki kampa ayrılmak isteniyordu. Bu gün yaşananları anımsatmıyor mu size de? Bu gün de halkı layik ve müslüman, halktan ve elit, Sabetaycı vb. diye etiketliyorlar

Basın sansür altındaydı. Son günlerde bir çok gazete, sütunları boş yayınlanır olmuştu. Adnan Menderes mecliste “biz istersek hilafeti geri getiririz” gibisinden sözler söylüyordu. 18 Nisan 1960 günü Demokrat Parti’nin, TBMM’de kendi milletvekillerine olağanüstü yetkiler veren ve CHP’yi kapatmayı hedefleyen “Tahkikat Komisyonları“nı gündeme getirmesi üzerine, İsmet İnönü söz aldı ve “suçluların telası içindesiniz…” diye diye konuşmaya başladı. İşte bu konuşması sırasında, iktidarın tuttuğu yolun çok tehlikeli olduğunu anlatarak “böyle giderse sizi ben bile kurtaramam” diye onları uyardı.

Ne yazık ki öyle devam ettiler ve bütün çabalarına rağmen onları, gerçekten de, İsmet Paşa bile kurtaramadı.

Tahkikat Komisyonu meclisten geçti. Bu gün olduğu gibi o zaman da, toplumun en duyarlı, en ateşli kesimi gençlikti (boşuna bize delikanlı denmemiş ya!..:) 28 Nisan günü İstanbul Üniversitesi bahçesinde toplanan gençler olayı protesto ettiler. Polis Üniversite’ye girdi. herkesin saydığı Rektör Ordinaryüs Profesör Sıddık Sami Onar’ı tartakladılar. Bu durumda, öğrenciler, sayıları daha da artarak ve haykırarak Beyazıt Meydanı’nda doğru yürümeye başladılar. Burada polisin açtığı ateş sonucu Malatya doğumlu 28 yaşındaki Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz öldürüldü.

İşte 555K bu süreç içinde yaşandı. 555K toplumun ilk sivil itaatsizlik örneği idi.

27 Mayıs’ın yasallığı konusunda yine İsmet Paşa’nın şu meşhur sözünü aktaralım:
“Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır.”

Ve biliyor musunuz ne oldu?

DP iktidarının polisleri tarafından tartaklanan Profesör Sıddık Sami Onar, onunla birlikte Profesör Hızı Veldet Velidedeoğlu, DP iktidarının cezasının hukuka uygun bir yargılama sonucunda verilmesi konusunda, aksi takdirde ihtilalin meşru olmayacağı askerlere ısrar ettiler ve başardılar. Bizzat DP’nin hışmına uğrayan bu ordinaryüs profesörler Demokrat Partililerin de hukukun korunması altında olmasını güvence altına aldılar. Bu iki profesör ve başka bilim adamları ve aydınlar, o günün dünyasının en ileri anayasalarından—ve 1980’de Evren’in getirdiği anayasadan çok daha ileri olan—1960 Anayasası’nın kaleme alınmasında önayak oldular.

Onlar olmasaydı çok daha fazla DPli’nin idam edileceği söylenir.

Beşinci Ayın Beşinci Günü Beşi Beş Geçe…

05 Mayıs 2010

5 Mayıs 2010

Sitemizi Google Pages adresimizden WordPress adresimize naklettiğimizden beri yeni katkılarınız artarak sürüyor.

Bu gün sayfalarımıza Uzaydan Bile Görülen Atatürk Portresi adlı nefis bir sunu ekledik. Mayısın bu güzel sabahında, günlük işlerimize başlamadan önce bu sunuyu hazırlamak hepimize neşe ve dirilik verdi.

Arkadaşlarımızdan biri saatini ayarlamak için saati sordu. “Beşinci ayın beşinci günü beşi beş geçiyor!”

Hepimizin gözlerinde bir kıvılcım çaktı 555 K !!! dedik hep bir ağızdann…

Oyleyse günün ödüllü bilmecesi şu olsun:

555 K nedir?

Yanıtlarınızı gencyurtseverler@gmail.com adresinmize bekliyoruz

(Uzaydan Bile Görülen Atatürk Portresi sayfamızda kaynak olarak yararlandığımız PowerPoint sunusunu hazırlayan TRNG 2008’e teşekkür ederiz – Genç Kemalistler Sitesi Yazı Kurulu)

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.